| SÜRREALİZMİN SANAT / EDEBİYATTAKİ İLKE VE NİTELİKLERİ Saf bir ruh otomatizmiyle insan bilinçaltının karanlık ve karmaşık sırlarını sanatın yegâne konusu yapan sürrealizmin ilke ve niteliklerini ÅŸu baÅŸlıklar altında izah etmek mümkündür, 1-Akla Karşı Olma, Bilinçaltını Esas Kabul Etme: Sürrealistlere göre sanattaki her türlü gerçek, yaratışın kaynağı olan bilinçaltındadır. Bugüne kadarki dönemde insan, hayat ve sanatın hemen hemen tek belirleyicisi ve yönlendiricisi akıl, zeka ve mantık olmuÅŸtur. Hâlbuki böyle bir tavır, insanın son derece eksik ve tek yönlü olarak tanınmasına sebebiyet vermiÅŸtir. Üstelik bu tanıma, onun yapmacıklı veya maskeli yanıdır. Bu yolla saf ve asıl insana; onun gerçekliÄŸine ulaÅŸmak mümkün deÄŸildir. Gerçek insana ulaÅŸmak, öncelikle onun ÅŸuuraltına inilmesi ve ÅŸuuraltının boÅŸaltılması ile mümkün olabilir. Bunun tek yolu ise rüyadır. İnsan rüyada tam bir hürriyet içindedir. Rüya hâlini sun'î olarak elde etmenin biricik yolu ise hipnotizmadır. Gerçeküstücüler, her türlü sanat kurallarına, ahlâkî deÄŸer ve töreye, hatta deneye karşı çıkarlar. Zira aklın ürünü olan bu deÄŸerler, ÅŸuuraltının su yüzüne çıkmasına engel teÅŸkil ederler. Hâlbuki onların temel amacı; bilinçaltının gizli dünyasını serbest çaÄŸrışım yoluyla ifade etmektir. Böylece akılla sınırlanan gerçeÄŸi aÅŸmak amacında olan sürrealizm, sanatı aklın ürünü olmaktan çıkararak tesadüf ve otomatizmanm ürünü hâline getirmiÅŸ olur. Aklı, hayat ve sanattan kovar. Zira akımın amacı, düşüncenin gerçek iÅŸleyiÅŸini aktarmak ve düşüncenin sonucunu saf bir biçimde vermektir. Nitekim Breton'a göre sürrealizm ÅŸudur: "Sürrealizm ister söz, ister yazı ile; ya da herhangi bir yolla, düşüncenin gerçek iÅŸleyiÅŸini belli etmek için baÅŸ vurulan katıksız ruh otomatizmidir. Aklın hiçbir denetimi olmadan, her türlü estetik ve ahlâk kaygısı dışında, düşüncenin yazılışıdır. Sürrealizm bugüne kadar ihmal edilmiÅŸ olan bazı çaÄŸrışım biçimlerinin üstün varlığını, rüyanın büyük gücünü, düşüncenin yarar gözetmeyen oyununu kabul eden inanca dayanıyor. Sürrealizm, diÄŸer bütün ruh mekanizmalarını kesinlikle yok etmek ve hayatın belli baÅŸlı sorunlarının çözümünde onların yerine geçmek yönelimindedir." "Sürrealist eser aykırılıklarla, zıtlıklarla, gerçekle her türlü bağı kesmiÅŸ; yitirilmiÅŸ olarak kendini gösterir. Sürrealizm, hayal dünyasının çevirisidir. O hayal dünyası W, içindeki gerçekçi öğeler soyut, .Soyut öğeler de gerçek olabilir. Sürrealizmde gerçeÄŸin normal açısı büsbütün kapanmıştır. Sürrealizm saf bir psikolojik iradesizlik olup, onun anlatım aracı söz olsun, yazı olsun ya da doÄŸrudan doÄŸruya biçim olsun, her türfü yargılamadan uzakta, bütün estetik ve ahlâk kurallarının dışındadır. (...) Sürrealizm diÄŸer bütün psikolojik kurallan çürütmeye uÄŸraşırken gerçek hayat sorunlarının çözülmesi için kendini onların yerine koymak ister."   Yukarıdaki açıklamalardan anlarız ki, sürrealizme konu teÅŸkil eden malzeme aklî deÄŸildir. Onun malzemesi aklın ve İradenin dışında, kendiliÄŸinden, otomatik olarak meydana çıkan ruhsal olaylar, bilinçaltından gelen çaÄŸrışımlar ve rüyalardır. Sürrealizm bu ruhsal olayları, oldukları gibi ve hiçbir müdahalede bulunmadan aktarmak amacındadır. Bu ilkelerin ışığında sürrealistler, baÅŸta realizm ve natüralizm olmak üzere pek çok akıma ve onların estetik görüşlerine karşı çıkmışlardır. Kısacası; sürrealizm, "o döneme kadar gözardı edilmiÅŸ olan bazı çaÄŸrışım biçimlerinin üstün gerçekliÄŸine, düşün mutlak gücüne, amaçsız düşünceyle oynanan oyuna inanma üstüne kurulur." Sürrealistler, yukarıda ana hatlarıyla izah edilen anlayışlarını sanat ortamına taşırken birtakım tekniklerden faydalanırlar ki, bunlar aynı zamanda onların sanatlarının nitelikleri olur. Bunlar: a- Otomatik Yazı: Sürrealizmde sanat, akıl, mantık ve zekânın oynadığı bir hüner gösterme oyunu deÄŸil, ÅŸuuraltının aracısız ve engelsiz bir aktarımı; sanatçı da bir yaratıcı deÄŸil, iç beninin emirlerini kâğıda geçiren bir otomattır.' Bu sebeple sanatı mantıkla izah etmeye kalkışmak mümkün deÄŸildir. Zaten mantık onu kavrayamaz. Andre Breton, sürrealistlerin temel ilkelerinden biri durumundaki o-tomatik yazı hususunu şöyle açıklar: "Düşüncenizin kendi üzerinde toparlanmasına mümkün olduÄŸu kadar elveriÅŸli olan bir yerde oturduktan sonra kâğıt, kalem getirin. Kendinizi elinizden gelen en pasif veya en alıcı duruma koyun. Kendi dehanızı, yeteneklerinizi ve baÅŸkalarınkileri bir yana bırakın. Edebiyatın, insanı her ÅŸeye götüren hazin yollardan biri olduÄŸunu içinizden geçirin. Önceden düşünülmüş hiçbir konu olmadan çabuk yazın, aklınızda tutamayacak ve yazdığınızı yeniden okumak isteÄŸinde bulunmayacak kadar çabuk yazın. İlk cümle kendiliÄŸinden gelecektir; her saniyede, dışarıya vurmaktan baÅŸka bir ÅŸey beklemeyen, bilinçli düşüncenize yabancı bir cümlenin bulunduÄŸu muhakkaktır." Otomatik yazıda noktalama iÅŸaretlerine, imiâ kurallarına lüzum olmadığı gibi, bunları kullanmaya kalkışmak tehlikelidir. Çünkü noktalama iÅŸaretleri ve imlâ kuralları, ÅŸuuraltının akışına, bu akışın devamına engel olacaktır. Buna raÄŸmen ÅŸuuraltı akışı, herhangi bir sebepten kesintiye uÄŸrayacak olursa, herhangi bir harf yazılır ve bu harfi takip edecek olan kelimelerin akışı beklenir. Otomatik yazının sonucu, hiçbir zaman aklın, estetik amaçların, ahlâkî deÄŸerlerin ve geleneÄŸin denetimine tâbi tutulamaz. b- Mizah: Sürrealistler, mizah ve alaya büyük önem verirler; dolayısıyla sanatlarında alaycıdırlar. Onlar, hayat, toplum, insan ve olaylar karşısında alaycı bir tavır takınırlar. Bundaki amaçlan, çevremizi, hayatımızı, inançlarımızı oluÅŸturan deÄŸer ve müesseselerin hâkimiyetini; bundaki akıl ve mantık dokusunu kırmaktır. Zira onlar yeni bir dünya kurmak arzusundadırlar. Böyle bir dünyanın kurulabilmesi, insanın çıkar düşüncesinden, ikiyüzlülükten kurtulması ile mümkün olabilecektir. c- Harikulade: Harikulade, insan aklı ve mantığının gerçek diye ortaya koyduÄŸu deÄŸer ve doÄŸruları aÅŸma eylemidir. Harikalar âleminde komik, olaÄŸanüstü ve esrarlı ÅŸeyler bir aradadır. İnsanı, aklın kabul ettiÄŸi gerçeklerin dışında yer alan hayal, fantezi, rüya ile yüz yüze getirir. Böylece akıl ve mantığın deÄŸerleri sarsılır. d- Rüya: Sürrealistlerin temel çaÄŸrışım tarzlarından biri rüyadır. Zira rüya, insanın kendi iç dünyasına yönelme, bu dünyanın sırlarını yakalama imkânı verir; akıl, mantık ve gözün gerçeklerinden uzaklaÅŸtırır. Rüyalar, uyanıkken yaÅŸadığımız gerçeklerden daha da gerçektirler. Onlar, ÅŸuurumuzun bastırdığı ÅŸuuraltı gerçeklerinin sembolik dilidirler. Onda iki yüzlülük, çıkarcılık yoktur. Rüyalara sığınma, aynı zamanda hayatın çirkinliklerinden bir kaçış ve kurtuluÅŸtur. e- Çılgınlık: Sürrealistler, akıl hastaları, uyuÅŸturucu madde kullananlar ve paranoyalara karşı özel bir yakınlık ve ilgi duyarlar. Çünkü sarhoÅŸluk, delilik, aklî dengesizlik, sürrealistlerin arzuladığı aklın kontrolünü ortadan kaldırarak asıl benliÄŸin ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Böyle bir ÅŸuuraltı boÅŸaltma eylemi, dengeli bir insan için anlamsız ve çılgınlık olacaktır. f- ÇocukluÄŸa Dönüş: Sürrealistlerde dikkati çeken bir baÅŸka husus, çocukluÄŸa dönüş, çocukluk dönemine özlemdir. Zira çocukluk, insan hayatının en hür, en serbest, en gerçekçi dönemidir. Breton bu konuda ÅŸunları söyler: "YaÅŸama ne kadar inanırsak inanalım, sonunda gerçek yaÅŸam kendini ortaya kor ve inancımız da kaybolur. YaÅŸamdan payına düşen şöyle böyle, sıradan bir ömürdür. Düş kırıklığı içinde insan avuntuyu mutlu çocukluk günlerinde bulur. Böylece birçok yaÅŸamı birlikte sürdürme olanağı bulur. Bu hayal içinde tüm güçlükler ortadan kalkar. Öyle ya, çocuklar her sabah kaygıdan, tasadan uzak evlerinden çıkarlar. Her ÅŸey hazırdır." Bunun ötesinde sürrealistlere göre sanat, bir nevi oyundur. Tabiî ki büyüklerin oynadığı oyun. Nasıl çocuk, oyuncakları ile her türlü kayıttan azade muhayyilesindeki dünyayı kurar ve onun içinde yaÅŸarsa, sanatkâr da bastırdığı arzu, istek ve hayallerini, sanatın imkânları içinde yaÅŸar ve tatmin olur. Okuyucunun eserle özdeÅŸleÅŸmesi ise, yazarın durumuyla paralellik arz eder. 2- Dil ve Üslûp: Sürrealistler, kendilerinden önceki edebî akımların, yüzyıllar boyunca geliÅŸtirip iÅŸledikleri gelenekleÅŸmiÅŸ bütün sanat/edebiyat kurallarına karşıdırlar ve onlarla da alay ederler. Meselâ onlarda ferdî bir üslûp endiÅŸeleri yoktur. Bu konuda büyük sanatkârlara özenmekten ısrarla kaçınırlar. Dilin kullanımında açık, anlamlı ve faydalı olmaya deÄŸer vermezler. Bol imaj kullanırlar. Ancak bu imaj, alışılmışın bir hayli dışında keyfi, ÅŸaşırtıcı ve yenidir. Kısacası sürrealistler, dilin kullanımında da ÅŸuuru çaÄŸrıştırabilecek her türlü tavırdan uzak durmaya gayret gösterirler. Nitekim bildirilerinden birinde edebiyatla "uzaktan yakından" bir ilgilerinin olmadığını açıklarlar. Sürrealizm, büyük ölçüde edebiyatın ÅŸiir türünde yankısı bulmuÅŸtur. Bunun yanında yer yer roman ve tiyatro dalında da örnekleri veya temsilcileri görülmüştür. |