SABRÄ° ESAT SÄ°YAVUÅžGÄ°L

--------------------------------------------------------------------------------

     Haziran 1907'de Ä°stanbul’da doÄŸdu. 1968'te Ä°stanbul’da yaÅŸamını yitirdi. Ä°stanbul Darülfünun'u (Ä°stanbul Ãœniversitesi) Hukuk Fakültesi'nde baÅŸladığı eÄŸitimini Fransa’da Dijon ve Lyon üniversitelerinde felsefe bölümünde tamamladı. 1932'de Türkiye'ye dönüşünde Gazi Terbiye Enstitüsü'nde felsefe dersleri verdi. Ä°stanbul Ãœniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde 1933'te Genel Psikoloji-Pedagoji doçenti, 1942'de profesör oldu. Öğretim üyeliÄŸi görevini yaÅŸamının sonuna dek sürdürdü. Ä°lk ÅŸiirleri 1927'de "GüneÅŸ" ve "Hayat" dergilerinde yayınlandı. 1928'de altı ÅŸair arkadaşıyla birlikte "Yedi MeÅŸaleciler" topluluÄŸunu kurdu ve "MeÅŸale" adlı dergiyi çıkardı. Bu dergi kapandıktan sonra ÅŸiirleri "Muhit" ve "Varlık" dergilerinde yayınlandı. Dışavurumcu bir ressam tutumuyla yeni ve canlı ÅŸiirler yazdı. Ulus, Yeni Sabah, Haber gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Fransız ÅŸairlerin ÅŸiirlerini Türkçe’ye çevirdi. Edmond Rostand’ın ünlü oyunu "Cyrano de Bergerac"ın Türkçe çevirisiyle büyük ün yaptı. Psikoloji, eÄŸitim, folklor ve edebiyatla ilgili yazıları birçok dergi ve gazetede yer aldı. Ayrıca Sait Faik Abasıyanık’tan öyküleri Fransızca’ya çevirdi. Bu öyküler "Un Point Sur la Carte" (Haritada Bir Nokta) adıyla Hollanda’da yayınlandı.

--------------------------------------------------------------------------------

ESERLERÄ°

ŞİİR:

Odalar ve Sofalar (1933)

Ä°NCELEME:

İstanbul’da Karagöz ve Karagöz’de İstanbul (1938)

Psikoloji ve Terbiye Bahisleri (1940)

Karagöz (1941-1961)



ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER

  • Odalar ve Sofalar

  • Yolculuk

  • AkÅŸam ve Develer

  • Bıkmak


ODALAR VE SOFALAR


Evler, bir nara benzer,

Nar tanesi, sofalar,

AkÅŸam, yol gibi gezer;

Sükûn, su gibi odalar.


Odada bir pancurun

Sofadadır güneşi;

Camlarda yanan korun

Düşer içime eşi.


Odada yığın yığın

Gölgenin salkımları;

Sofada yalnızlığın

Duyulur adımları.


Oda, içinden duyar

Oluktan düşenleri;

Sofa, geceyi oyar,

Dinler merdivenleri.


Toplar odam kuÅŸ gibi

Sofamın lâflarını.

Birer bibloymuÅŸ gibi

Süsler boş raflarını.


Beni duvar boyunca

Bir kum gibi ufalar

Odam uyku dolunca

Uyumayan sofalar.


YOLCULUK


Bir yaz günü odamda kaparken bavulumu

Çekecek koltuğumun parmakları kolumu

Her zamanki sesiyle bana "Otur" diyecek


Bütün kış geceleri duyduğum laflarıyla

Çıplak bir kadın gibi beyaz çarşaflarıyla

Beni uyutmak için yatağım esneyecek


Yolda, adımlarımı çağıracak geriye

Aralık duran kapım, belki dönerim diye

Penceremde buÄŸudan bir damla yaÅŸ donacak


Yürürken sağ omzuma hafif sesle ötüşüp

- Bir evden anlaşılmaz fısıltılarla düşüp -

Bembeyaz bir el gibi bir güvercin konacak


Dudağımı gizlice çekerek dudağına

Akşam gibi düşecek vagon basamağına

Garda beyaz, dumandan bir kadının bedeni


Son kampana çalacak ve son düdük ötecek

Mesafeler bir nokta halinde küçültecek

Külrengi istasyonda mendil sallayan beni...



AKÅžAM VE DEVELER


Böyle yalçın dağlarda sessiz dolaşanlar kim

Köyler, ufka dizilen tozlanmış birer resim

Yollar, köyleri saran eskimiş çerçeveler...


Sesler çıkmadan söner paslı çıngıraklarda

Yassı tabanlarını sürükler bir kenarda

Boynu kısa develer, boynu uzun develer...


Günle birlikte erir uyuklayan mor dağlar

Ekilmemiş tarlalar, çalı bitiren bağlar

Döker her kalbe kırık bir lambanın isini...


Adımlar derinleşir renklerin vedaında

Bir dua okur gibi gezdirir dudağında

Deveci türküsünü, yolcu sevgilisini...


BIKMAK


Sesin dudaklarımda fağfur bir Japon tası

Uzun saçların, bir yaz yağmurunun teması

Ellerin, semaverden akan çay kadar ılık...


Sesim odaya giren bir serçe kadar ürkek.

Ellerim, açık kalan panjuru gösterecek

Ve saçım, gözlerimin içi gibi karanlık.


Yağmur gibi doldursan odayı sözlerinle

İçinden konuşacak aynalar gözlerinle

Ve gün avuçlarından kayan gümüş bir balık.


Bir koltuğa sinecek sıcaklığın derinden.

Girecek yaklaşınca başın, kirpiklerinden

Gözlerime ağaçlı bir yol gibi ayrılık.



Edebibilgiler.com 2009 ©  Her hakkı saklıdır.