Fecr-i Âti Edebiyatı Fecr-i Ati Edebiyatının Önemli Sanatçıları

FECR-İ ATİ EDEBİYATININ ÖNEMLİ SANATÇILARI

AHMET HAŞİM (1884-1933)

    Fecr-i Ati topluluğunun en başarılı santçısı olan Ahmet Haşim topluluk dağıldıktan sonra çalışmalarına bireysel olarak devam eder.

    Şairin yaşamı santını derinden etkiler. Bu nedenle şiirlerinde çocukluk anıları, aşk ve doğa konularında yoğunlaşır. Karamsar yaklaşımı onun belirgin özelliğidir. Şiirlerinde ağır ve süslü bir dil kullanmasına rağmen nesirlerinde daha açık ve nispeten yalın bir dil vardır.

    Piyale adlı şiir kitabının önsözünde şiir anlayışını şöyle açıklar: “Şiirin asıl özelliği ‘duyulmak’tır. Şiirin dili musiki ile söz arasında ve sözden ziyade musikiye yakındır. Yani bu dil, bir açıklama vasıtası olmaktan ziyade bir telkin vasıtasıdır ve şiirde musiki anlamdan önce gelir. Bu bakımdan kelimeler, şiire, anlam değerlerinden çok musiki değerleriyle girerler. Şiirin anlam bakımından açık olması zaruri değildir. Şiirin doğduğu yer şuuraltıdır. Konu ise sadece terennüm için bir vesiledir”.

    Şiirde musikiyi ön plana alan, anlam açıklığını ikinci plana atan, mısralarda geniş ve akıcı bir telkin yeteneği arayan ve şiirin kaynağını bilinçaltında bulan bu anlayış ile sembolizmin şiir anlayışı arasında yakınlıklar vardır. Ancak sembolist şiirin asıl unsur olan sembol, Haşim’in şiirlerinde yoktur. Onun, anlamı anlaşılmayan veya değişik yorumlara elverişli bulunan şiirleri pek azdır. Bu bakımdan Haşim’i sembolist bir şair olarak kabul etmek pek güçtür.

    Haşim’in şiirine en uygun anlayış tarzının, empresyonizm olduğu kabul edilebilir. Gerçekten şiirlerinde dış dünyaya ait gözlemlerinin kendi iç dünyasında yarattıığı izlenimleri aksettirmesi bu anlayışın en açık göstergesidir.

   Göl Saatleri’nin küçücük ve manzun “Mukkadime”si de empresyonizmin özlü bir ifadesinden başka bir şey değildir.

ESERLERİ

Şiir: Göl Saatleri (1921) , Piyale (1926)

Fıkra ve Sohbet: Bize Göre (1926) , Gurabahane-i Laklakan (1928)

Gezi: Frankfurt Seyahatnamesi (1933)

CELÂL SAHİR EROZAN (29 Eylül 1883, İstanbul - 16 Kasım 1935)

    Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nun dört kurucu üyesinden biridir. "Türk Dili Tetkik Cemiyeti"nin kuruluş dilekçesinde görevi, "veznedar" olarak belirtilmiştir. 26 Eylül 1932'de toplanan ilk Türk Dili Kurultayı, dilin sözvarlığını saptamak üzere "Lügat ve Istılah Kolu"nu kurmuş, "Umumi Merkez Heyeti" de kol başkanlığına Celal Sahir Erozan'ı getirmiştir (1932). 1934'te toplanan II. kurultaydan sonra bu kolun üstlendiği sözlük ve terim çalışmaları birbirinden ayrılarak kolun adı "Lügat Kolu" olmuş, Celal Sahir başkanlığı sürdürmüş; ancak 1935 ortalarında ölünce, Filoloji Kolu Başkanı olan Ali Canip Yöntem, bir süre onun görevini de yapmıştır. Cumhuriyet öncesinde aydınlar arasındaki dil tartışmalarında da dilin "sadeleşmesi" gerektiğini savunmuştur.

    Celal Sahir, 29 Eylül 1883'te İstanbul'da doğdu. Babası, Osmanlının Yemen Valisi İsmail Hakkı Paşadır. İlköğrenimine "Numune-i Terakki" ilkokulunda başlamış; Davut Paşa Rüştiyesi (ortaokulu) ile Vefa İdadisinde (lisesinde) devam etmiştir. Liseyi bitirince hukukçu olmak istemiş, ne ki hukuk öğrenimini iki yıl sürdürebilmiştir.

    Şair olarak tanınan Celal Sahir, şiir yazmaya çocukluk döneminde başlamış; dokuz yaşındayken güzel şiir okuduğu için 2. Abdülhamit'in dikkatini çekmiştir. Bu nedenle sık sık sarayda padişahın konuğu olmuş, ona şiirler okumuş "liyakat nişanı" almıştır. On dört, on beş yaşlarındayken Malumat, Musavver Fen ve Edeb, Pul, Lisan gibi dergilerde şiir ve makaleleri yayımlanmıştır. Bu yazılarında Ahmet Celal, Velhan, Şârık, Hikmet Celal gibi takma adları kullanmıştır. Fransızcasını ilerletip Fransız yazınını tanıyınca yazınsal değerleri değişmiştir. Bu dönemde Servetifünun dergisinde şiirleri yayımlanmaktadır. Bu dergi kapatılıncaya değin burada şiir ve yazıları çıkmıştır.

ESERLERİ: Beyaz Gölgeler (1898 -1909 arasında yazdığı şiirler), Buhran (1909), Siyah Kitap (şiirler, düzyazılar; 1911).

ALİ CANİP YÖNTEM (1888 - 1967)

    1887 yılında İstanbul`da dünyaya geldi. Selanik Hukuk Mektebi`nde okurken son sınıftayken okulu bıraktı. Gençlik yıllarında Selanik`te yayımlanan Genç Kalemler (1910-12) dergisinin başyazılarını yazdı. Öğretmenliği seçen Ali Canip, Çanakkale Sultanisi edebiyat ve felsefe öğretmenliğine atandı. İstanbul`da Gelenbevi Sultanisi`nde ve İstanbul Darülmuallimini`nde öğretmenlik yaptı. Edebiyat İncelemeleri Komisyonu`na seçildi. Ankara hükümetinin çağrısı üzerine 1921`de Anadolu`ya geçerek Trabzon Sultanisi müdürlüğü, 1922 senesinde de Giresun maarif müdürlüğü vazifesini üstlendi. Daha sonra maarif müfettişliği yaptı, Kabataş Erkek Lisesi`nde ve İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümün`de öğrencilere ders verdi. Ayrıca lise edebiyat programlarının düzenlenmesinde görev aldı ve okullara yönelik ders kitapları hazırladı. Ordu milletvekili  ve Demokrat Parti`den Bursa milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi`nde görev yaptı. Türk Tarih Kurumu üyeliğinde bulundu ve Türk Dil Kurumu merkez üyeliğinde bulundu.

    Edebiyata şiirle başlayan Ali Canip Yöntem, hece ölçüsüyle ve sade bir dille yazdığı şiirlerini 1917-1918`de Yeni Mecmua`da yayımladı. Tek şiir kitabı Geçtiğim Yol ismini taşır. Çoğu Türk Yurdu`nda yayımlanmış olan makalelerini Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap Beyle Münakaşalarım (1918) adlı kitapta toplamıştır. Epope (1927, 1963) ile Ömer Seyfettin; Hayatı ve Eserleri (1935), diğer önemli iki kitabıdır.

MEHMET FUAT KÖPRÜLÜ   (1890 - 28 Haziran 1966 )

    1890’da İstanbul’da doğdu. 28 Haziran 1966’da İstanbul’da yaşamını yitirdi. Köprülü Mehmet Paşa’nın ailesindendir. Ayasofya Rüştiyesi ve Mercan İdadisi’nden sonra İstanbul Hukuk Fakültesi’ne devam etti. 1909’da fakülteyi bırakarak edebiyat, felsefe ve tarih alanlarında özel olarak çalışmaya başladı. İstanbul’da çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı. 1924’te Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlığı’na atandı. Aynı yıl İstanbul Darülfünun’daki görevine döndü. Türkiyat Enstitüsü’nü kurdu. Türk Tarih Encümeni başkanlığına seçildi. 1929’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı oldu. 1934’de politikaya girdi. Kars milletvekili seçildi. Çok partili döneme geçiş sırasında CHP’den ayrılıp Demokrat Parti’nin (DP) kurucuları arasında yer aldı. 14 Mayıs 1950’de birinci Adnan Menderes hükümetinde Dışişleri Bakanı oldu. 1956’da Devlet Bakanlığı görevine atandı. Bir yıl sonra DP’den istifa etti. Milletvekilliği düştü. 27 Mayıs 1960’tan sonra Yeni Demokrat Partiyi kurdu. Ancak parti pek ilgi görmedi. Amblem olarak seçtiği "Kıratı" Adalet Partisi’ne bırakarak siyasi yaşamdan ayrıldı. Asıl yararlı çalışmalarını Türk Edebiyatı ve Türk Halk Edebiyatı araştırmaları oluşturur.

ESERLERİ : Yeni Osmanlı Tarih-i Edebiyatı (1916) , Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar (1919-1966) , Nasrettin Hoca (1918-1981)

Türk Edebiyatı Tarihi (1920) , Türkiye Tarihi (1923) , Bugünkü Edebiyat (1924) , Azeri Edebiyatına Ait Tetkikler (1926) , Milli Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri ve Divan-ı Türk-i Basit (1928), Türk Saz Şairleri Antolojisi (1930-1940, üç cilt),Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar (1934),Anadolu’da Türk Dili ve Edebiyatı’nın Tekamülüne Bir Bakış (1934) , Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu (1959) ,Edebiyat Araştırmaları Külliyatı (1966) ,İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi (1983, ölümünden sonra)

REFİK HALİT KARAY ( 1888 - 1965 )

    15 Mart 1888’de İstanbul’da doğdu. 18 Temmuz 1965’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. Romancı, öykü yazarı ve gazeteci. Anadolu yaşamını anlatan öyküleri ve Kurtuluş Savaşı'na karşı tutumuyla tanınır. Vezneciler’de Şemsü’l-Maarif ve Göztepe’de Taş Mektep’te öğrenim gördü. Özel ders aldı. Mekteb-i Sultani'yi (Galatasaray Lisesi) bitirdi. 1907'de Hukuk Mektebi’ne başladı. Maliye Nezareti'nde Devair-i Merkez Kalemi’ne katip olarak girdi. 2'nci Meşrutiyet'in ilanından sonra memurluğu bırakarak 1908’de Servet-i Fünun’da ve Tercüman-ı Hakikat’te yazmaya başladı. 1909'da Son Havadis adıyla bir gazete kurdu, 15 sayı yayınladı. Fecr-i Ati Topluluğu’na katıldı. "Kalem" ve "Cem" mizah dergilerinde "Kirpi" takma ismiyle siyasi mizah yazıları yazdı. 1912'de İttihat ve Terakki'nin istenmeyenler listesine girdi, Sinop'a sürgüne gönderildi. 1918'de Ziya Gökalp'in çabalarıyla İstanbul'a döndü. Robert Kolej’de Türkçe öğretmenliği yaptı. Vakit, Tasvir-i Efkar ve Zaman gazetelerinde makaleleri yayınlandı. Damat Ferit Paşa’nın dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası’na katıldı. 1919'da Posta ve Telgraf Umum Müdürü oldu. İzmir’in işgalinden sonra Anadolu Hareketiyle İstanbul Hükumeti arasında yaşanan telgraf krizinde İstanbul Hükumeti'nin tarafını tuttu. 1922'de Aydede mizah gazetesini çıkardı. İstanbul’un düşman işgalinden kurtarılışının ardından 1922’de Beyrut’a kaçtı.

    15 yıllık kaçak hayatından sonra 1938’de af çıkarılmasıyla yurda dönebildi. Yeniden gazeteciliğe başladı. Gazetelerde yazılar yazdı, Aydede dergisini tekrar çıkardı. Yazarlığa mizah öyküleriyle başladı. 1919'dan başlayarak Türk öykücülüğüne yeni bir sayfa açtı. Sürgün olarak gittiği Anadolu'dan çeşitli kesimlerden insanları canlandırdığı "Memleket Hikayeleri" 1919'da yayınlandı. Bu kitapla, o güne kadar konuları İstanbul'la sınırlı olan öykücülüğü Anadolu'ya taşıdı. Bu yönüyle sonradan serpilip gelişen "köy edebiyatı"nın öncüleri arasına girdi. 1920'lerden sonra daha arı ve anlaşılır bir dil kullandı. Romancılığında iki ayrı çizgi etkindir. Yurtdışına kaçmadan önce yazdığı "İstanbul'un İç Yüzü" en yetkin romanı sayılır. 1920'de yayınlanan bu romanda, roman tekniğinin dışında birbirinden kopuk parçaları mozaikler halinde birleştirerek İttihat ve Terakki'nin işbaşına gelişinden 1'nci Dünya Savaşı günlerine kadar olan İstanbul'u bütün renk ve çizgileriyle yansıttı. Türkiye'ye dönüşünden sonra yazdığı romanlarda, daha çok kişiye seslenme daha fazla satma ve okunma kaygısıyla sanatı bir kenara bırakıp ticari eserlere yöneldi. Bu romanlarda yurt gerçeklerinin yerini, Avrupa dışı ülkelerde geçen olaylar aldı.

ESERLERİ

ROMAN: İstanbul’un İçyüzü (1920) ,Yezidin Kızı (1939) ,Çete (1939) ,Sürgün (1941) ,Anahtar (1947) ,Bu Bizim Hayatımız (1950) ,Nilgün (3 cilt, 1950-1952) ,Yeraltında Dünya Var (1953) ,Dişi Örümcek (1953) ,Bugünün Saraylısı (1954) ,2000 Yılının Sevgilisi (1954) ,İki Cisimli kadın (1955), Kadınlar Tekkesi (1956) ,Karlı Dağdaki Ateş (1956) ,Dört Yapraklı Yonca (1957) ,Sonuncu Kadeh (1965) ,Yerini Seven Fidan (1977) ,Ekmek Elden Su Gölden (1980) ,Ayın On Dördü (1980) ,Yüzen Bahçe (1981)

ÖYKÜ: Memleket Hikayeleri (1919) , Gurbet Hikayeleri (1940)

MİZAH: Sakın Aldanma İnanma Kanma (1915) , Kirpinin Dedikleri (1918) , Agop Paşa’nın Hatıraları (1918) , Ay Peşinde (1922) , Tanıdıklarım (1922) , Guguklu Saat (1925)

GÜNCE:Bir İçim Su (1931),Bir Avuç Saçma (1939),İlk Adım (1941),Üç Nesil Üç Hayat (1943),Makyajlı Kadın (1943),Tanrıya Şikayet (1944)

ANI: Minelbab İlelmihrab ((1946) , Bir Ömür Boyunca (1980)


Edebibilgiler.com 2009 ©  Her hakkı saklıdır.