BEHÇET NECATİGİL
|
|
--------------------------------------------------------------------------------
| 16 Nisan 1916'da İstanbul’da doğdu. 13 Aralık 1979'da İstanbul'da yaşamını yitirdi. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Kars, Zonguldak liseleriyle İstanbul Kabataş Lisesi'nde öğretmenlik yaptı. İstanbul Eğitim Enstitüsü’nde edebiyat dersleri verdi. "Gece ve Yas" isimli ilk şiiri lise öğrenciliği yıllarında 1835'te Varlık Dergisi'nde yayınlandı. Ardından Yenilik, Yeditepe, Türk Dili, Yeni Dergi, Yeni Edebiyat, Cumhuriyet gibi dergi ve gazetelerde çıkan şiirleriyle tanındı. Sekizi Knut Hamsun olmak üzere otuza yakın kitap çevirdi. Radyo oyunları yazdı, edebiyat tarihiyle ilgili çalışmalar yaptı. İlk şiir kitapları "Kapalıçarşı" (1945), "Çevre"nin (1951) ardından yayınlanan "Evler"de (1953) divan ve halk şiirlerini sıcak bir lirizmle bir araya getirdiği şiirleri yer alır. Bundan sonraki kitaplarında uzun dizelerle yeni bir biçem arayışına yöneldi. "Yaz Dönemeci" kitabında günlük dilden ustaca yararlandığı görüldü. Sonraki şiirlerinde iç dünyasından yansımalar, anımsamalar ve tedirginliklerle lirizmin özgün örneklerini verdi. Son şiirlerinde geleneksel Türk şiirinin söyleyiş uygulamalarını denedi. Ölümünden sonra ailesi tarafından konulan Necatigil Şiir Ödülü 1980’den beri veriliyor.
|
--------------------------------------------------------------------------------
ESERLERÄ°
ŞİİR:
Kapalı Çarşı (1945) , Çevre (1951)
Evler (1953) , Eski Toprak (1956)
Arada (1958) , Dar Çağ (1960)
Yaz Dönemi (1963) , Divance (1965)
İki Başına Yürümek (1968)
En/Cam (1970) , Zebra (1973)
Kareler Aklar (1975)
Sevgilerde (Seçme Şiirler, 1976)
Beyler (1978) , Söyleriz (1980)
| DÃœZYAZI:
Bile/Yazdı (1979)
Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (1960)
Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü (1971)
RADYO OYUNLARI:
Yıldızlara Bakmak (iki oyun, 1965)
Gece AÅŸevi (beÅŸ oyun, 1967)
Üç Turunçlar (altı oyun, 1970)
Pencere (dört oyun, 1975)
| ÖDÜLLERİ:
1957 Yeditepe Şiir Armağanı Eski Toprak ile
1964 Türk Dil Kurumu 1964 Şiir Ödülü Yaz Dönemi ile
Bütün Eserleri (1981-1984) ölümünden sonra Hilmi Yavuz ve Ali Tanyeri tarafından 7 cilt olarak hazınlanıp yayınlandı.
Çeviri şiirleri de "Yalnızlık Bir Yağmura Benzer" ismiyle 1984'te yayınlandı.
|
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
SEVGÄ°LERDE
sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı
bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı
bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı
siz geniÅŸ zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek
yılların telaşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi
gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı
gecelerde ve yalnız
vermeye az buldunuz
yahut vakit olmadı
|
DÖNME DOLAP
Nerden niçin mi geldim
Bilmeden bir ÅŸey diyemem, ya siz
Hem hiç önemli değil
Geldim, yer açtılar, oturdum
Girip çıkanlar vardı
Zaten ben geldiÄŸimde
Başka şeyler de vardı, ekmek gibi, su gibi
Gülüşler öpüşler ne bileyim hepsi
Doğrusu anlamadım bir düğün dernek mi
Sonra da kimileri düşünceli, durgundu
Gidenler neye gitti doğrusu anlamadım
Zaten ben geldiÄŸimde
Bir luna-park mı bir konser bir gösteri
Bilmem pek anlamadım önüm kalabalıktı
Sıkıştığım yerde vakit çabuk geçti
Bak dediler baktım pek bir şey göremedim
Hem her yer karanlıktı
Zaten ben geldiÄŸimde
Benim tek düşüncem büzüldüğüm köşede
Nasıl çekip gideceğim kalk git dediklerinde
Çünkü çıkmak sıkışık sıralardan mesele
Kalkacaklar yol vermeye bakacaklar ardımdan
Az mı söylendilerdi şuracığa ilişirken
Zaten ben geldiÄŸimde
|
GÄ°ZLÄ° SEVDA
Hani bir sevgilin vardı
Yedi-sekiz sene önce
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce
Sokakta ayaküstü
KonuÅŸtuk ordan-burdan
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan
Seni sordu
Hiç değişmedi dedim
BildiÄŸin gibi
Anlıyordu
Mesutmuş, kocasını seviyormuş
KendilerininmiÅŸ evleri
Bir suçlu gibi ezik
Sana selam söyledi
|
SOLGUN BÄ°R GÃœL DOKUNUNCA
Çoklarından düşüyor da bunca
Görmüyor gelip geçenler
Eğilip alıyorum
Solgun bir gül oluyor dokununca
Ya büyük şehirlerin birinde
Geziniyor kalabalık duraklarda
Ya yurdun uzak bir yerinde
Kahve, otel köşesinde
Nereye gitse bu akÅŸam vakti
Ellerini ceplerine sokuyor
Sigaralar, kağıtlar
Arasından kayıyor usulca
Eğilip alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca
Ya da yalnız bir kızın
Sildiği dudak boyasında
EÅŸiÄŸinde yine yorgun gecenin
Başını yastıklara koyunca
Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor
En çok güz ayları ve yağmur yağınca
Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda
Uzanıp alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca
Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda
Akşamlara gerili ağlarla takılıyor
Yaralı hayvanlar gibi soluyor
Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor
Yollar, ya da anılar boyunca
Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece
Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam
Solgun bir gül oluyor dokununca
|
TATÄ°L
Ayrılmalar birer kaçış gibidir
Alışmış bir kedi varsa
Kedi yokken gitmeli
Ya da bizden bıktığını
Bilmeli, gitmeli
|
Ä°NCÄ°R YAPRAKLARI
Yumuldular uğultular arasında
İncir yapraklarını artık kim düşünürdü
Sallanırken iki dalga arasında bir martı
Bu yataÄŸa, koltuÄŸa, bu kara tahtalara
Düşmeden önce
Eksiydi eksi şimdi iki artı.
Gömüldüler dalgalar arasına
Ellerinde uzatılan iki elma
Yüzlerinde alı al bir kızartı
Bekleyen yan yana ayrılıklardı
Perdeler inerse az daha sürerdi
Yumuldular, gözlerini yumdular.
Eksikti tamken bile hepsi bu kadardı
Dumandı, dağılır, çiçekti solardı
Uçuşurken üflenmiş şeytan arabaları
Anladılar, duruldular, doğruldular
Az önceki incir yapraklarını
Aradılar, buldular, tutundular.
|
KORKU ÇİÇEKLERİ
Ne peygamber, ne de çan çiçekleri
Ne de buhûrumeryem
Hep korku çiçekleri
Oldu saksılarımızı süsleyen
Ürkek bezgin baktığımız göklerden
Yarınlara güvendi umduğumuz
Çocuklar, evler ve ekmek
Ama mutlu muyuz?
Zehirli, yeÅŸerirse toprakta
Bir tohum, içtiği baldıranlardan
Açar korku çiçekleri, yozlaşmış tür
Yeni aşı ister, budamak ister
Bizden geçmiştir
Vardığımız her çizgi bir duvar kesildi
Kaygan küfler aşamayınca
Ve ne olur bilirsin
Ve güzeldir dünya
Yaşamayınca
|
NERDE NEDEN
Nerde neden kırılır
Bir üçüncü varsa önemsiz bir sözde
Birden kırılır
Neyi neden saklar
Arkasından konuşurlar bilir de
Kendinden saklar
Nerde neden ölür
Uzak mezarlar
Kendinde gömülüdür
|
YÄ°NE
Çoktan bitmiş konuşacaklarımız
Tekrar tekrar konuşalım
Akşamdır alkol, aslında kanıksamışız
Gel yine seviÅŸelim
BoÅŸ ver bir dolu
Düşlerde derviş
Kirmızı beyaz güller
Mezarda bitermiÅŸ
Düşündüler çok mu az
Gel biz de düşünelim
Her geceye giden parfüm sevişmek
Gel yine sürünelim
|
KARANTÄ°NA
Bulaşıcı hastalık
Düşünüyorlar
Nereden aldınız
Çok da uzun sürdü
Çocukluk gençlik
Kaldığınız evler
Bilinen yerler
Hangisinden aldınız
Karayalnızlık
Olabilir diyorlar
Geçer diye çekindiklerinden
Yıllardır burdasınız
|
DONMUŞ DALLARDA ÇİÇEK
İyidir beraber olmamız
Yaklaşmış, değişik
Duyulur çevrenin gürültüsünde
Issız
Bizde bir ÅŸey eksik
Belki de bir şey fazla, yıllarca bilmedik
Çökmüş birdenbire ağır
Bir kırık gülüşte
Yitik
Ümitsiz hatırlanır
Bulmak gibi tıpkı
Karlar altında kayıp uzanırken ova
Yolu kendiliÄŸinden
Donmuş dallar esen ılık rüzgara
Çiçek açar çekingen
Aldanarak, unutulmuÅŸ
Senin yolun ayrı, benimki ayrı
Az sonra ikimiz de yalnız
Kısa bir zaman için, saat beş suları
İyidir beraber olmamız
|
PARILTI
Çakar şimşek düşer yıldırım
İşte bir şey birden söylenir geçer
Yıllar neyi eskitir, bir takvimi eskitir
Bir terlik, yerine yenisi
Tükenişlerde insan
Söylenir, geçer
|
SEMENDER
Sözlüklere kalsa
Ateşte masal hayvanı
Bir insan olmasın
Ateşler yaşam lavları
Ejder derler aÅŸka
Bir volkan olmasın
İyi ki yanında
İnsanın hayalleri
Ama masal deniyor
Bir yalan olmasın
Yanmalar içinde de
Ararız masalları
|
AÅžK DUYARLIÄžI
Uzanır fildişi turlarına
Perdeleri çekili odaların birinde
Sabırsız, gergin ve usta parmaklar
Ve çalınır kızlığı, dolendo
Gecenizde ansızın duyduğunuz sestir bu
Hep kendi dünyasında olacak biliyordu
Üstelik ne kadar var görmedi
Nasıl duyar? Duyar
Ve alınır yalnızlığı, dolendo
Gecenizde ansızın döktüğünüz yastır bu
|
ÇAĞIN TANIĞI OLMAK
Fırlat at uzağa
Döner gelir bumerang
Yukardan aşağı, boş küpler,
Soldan saÄŸa
Hangi harfleri koymalı
Ki çözülsün bilmece
DiÅŸ diÅŸ
Kalıntı çağ mazgalları
Sonra yeni katmanlar
Bir intihar gibi içerde
Aldatışı yakınların
Bilinseydi
Kime inanacaksın
Ki hangi yolları yürümeli
Çocukluk, gene ancak çocukluk
Gerçi o da acı
Ama iyi ki var
Yerine hangi mutlu yaşantı
O nineler, o kızlar, o evler
De yoksa
Kimin bu toprak
Çok düşünmüşümdür
Onu benden, beni ondan ayıran
Düzenler
Bırakmaz bizi bize, bölücü
Ölmüş nice değerler, ben de ölmüşümdür
İçindeyim, diretiyorum çağa
Size ne miyim ben, siz bana nesiniz
Bir hayal, bir masal mı eski
Ama ben görmüşümdür
Fırlat at uzağa
Döner gelir bumerang
|
ASTAR
Siz hiç eski tahtalara yağlı boya yaptınız mı?
Bütün iş ilk çekilen boyadadır, astarda
Astar düzgün değilse tepserir boya
Islak duvarlar gibi dökülür pul pul
Bir hava kabarcığı alttan doğru yavaş
Taşır bazı şeyleri dipten yüze
Çıkar suya yukarı, döner bir zaman yavaş
Söner suyun üstünde
Daha demin titrek dokuyordu aşkı
Konuşan bakışlar, ince gülüşler
Daha demin vardı
Sustunuz ikiniz de, gözleriniz daldı
Boğdu sevincinizi sularda kıskanç
Bir hava kabarcığı
|
VARYETE
Kız sen değil miydin olur hay hay diyen
İç bir parça içki de gerisi kolay diyen
Kız senin bu haline sözlüklere baktım söz yok
Kız sen ne yalancı şeysin hiç de mi yüz yok
Ellerin uçurtmalar gibi uçar hareli
Dostun biri kadeh sunar elime
Yorgun alna şifa imiş yâr eli
Kız bak benim sefil nâçar halime
Gönlüm göğsüm yareli
Ä°ster tef al eline ister oynat zilleri
Dolmuş senin gözlerine bu dünyanın halleri
Bu dünyanın halleri
Gündüzleri çökertiyor belleri
Geceleri gözyaşından akıtıyor selleri
Bir of etmek ofu oftan duyulmak
İşte budur sana çeken kulları
Kız anladık anladık sende de iş yok
Sökmek için kederi ustaca bir giriş yok
Mağrur olma oyuncu kız oynuna
Gülmesini biliriz biz yalandan
Güzel hatrın uğruna
"İçerim yanıyor, dışarım serin"
Olmasını biliriz
Öyle olsun bizleri sen şenlendirdin
Ama bil ki âlâsın numaradan
Yapmasını biliriz
Ferman senin gelin dedin
Geliriz gene geliriz
|
YAY
Derinden sesler geliyor
Durduramaz beni aşkın
Bekle geçinceye kadar
Yayı daha germe
Kıracaksın
Karanlıkta kımıldayan düşünceyi
Göremez sendeki göz
Örtülere büründüğüm şu anda
Düşmüş senden kumaşlar
Çıplaksın
Eser serin bir rüzgar
Sen çok sıcaksın
Koptu senden ellerim, köprü yıkıldı
Seni benim tarafa nasıl alabilirim
Uzaksın
|
KÄ°RLÄ° SORU
Benim oralarda hiçbir işim yoktu.
Åžeytana uydum.
Aç ahtapotlar kaynaşırken dipte,
Kaypak kalabalıkta sürükleniyorum.
İnce yüzünüzde üzgünce bir bakış
Birden sizi gördüm.
Açtı arı doruklardan bir safran
Durdum.
İlk sevgili güldü yitik anılardan.
Mutsuz, yalnız.
Sessiz kınamanızı, utançlarda küçülmüş
Aldım, geri döndüm.
Gelsem,
Siz yine orada mısınız?
|
|